“Şarkıları severim, evet. Radyoların çalındığı evlerin kaldırımlarından geçerim. Bu saatlerde fasıl olur radyolarda. Hoşlanırım fasıl dinlemekten. Bir evden diğer evin önünü tutana dek şarkı yitmesin diye bilmeden hızlanırım. Eksik olmasın mahalleli açar radyolarını iyice.” -Füruzan, Parasız Yatılı.
Toplumsal endişelerimizi de düşününce, bugün ekip içinde elimiz eski bir kayda gitti; Democracy Now! radyo yayınının programcısı, gazeteci ve yazar Amy Goodman ile Durban'da yapılan BM İklim Krizi Zirvesi'nde bağımsız yayıncılık ve topluluk radyosu hakkındaki şöyleşiyi, siz de dinlemek isterseniz, tam sırası:
Her Pazartesi Sonsuz Çilek Tarlaları’nda yerli sahnenin sesini radyomuza taşıyan Tuğçe de günlük tutanlardanmış, bu fotoğraf da oradan. “Günlük de paylaşılır mı yahu?” diyecekseniz ama artık hiç kimsenin özeli kalmadı ekip içinde; telefon şifreleri, e-posta oturumları, her yer her yerde…
Marsilya'dan kardeş radyomuz Radio Grenouille'dan (yani Radyo Kurbağa!) Xavier yazmış!: "Paris'ten Korsika'ya bütün Fransa basını sizi konuşuyor. Ama şaşılacak bir şey yok, Açık Radyo gibi mecra kapanacak da sessiz mi kalacağız!". Bu arada Kurbağa Radyo'dan dostlar 2010'da birlikte çektiğimiz Cadının Bohçası isimli İstanbul-Marsilya ses belgeselini her an yeniden yayına alabilirmiș!
Sadece meslektaşlarımız değil tabii, herkesle duygularımız o kadar ortaklaştı ki son dönemde, birbirimizden hiç habersizken bile. Bir dinleyicimiz daha radyomuza geldi bugün, karasal yayındaki son beş dakikamız boyunca evinde radyosunun videosunu çekmiş, bir kolektif bellek çabası daha… Sonra “Olaya bak ya!” demiş, “bana bir amfinin videosunu çektirdiler”.
Sayın Ömer Madra’nın o güzelim sakin sesini çok özlemişim.
"açık radyosuzluk" üzerine kelimeler, cümleler, sesler birikiyor.