“[…] Başlamak ayrı iş, sürdürmek apayrı iş. (Bir ara Madra’yla ortak yazgımızdı başlamak ve istemesek bile hızlıca bitirmek, nasılsa yendik o ‘makûs talih’i). Açık Radyo yola çıktığında, doğrusu bir uzun hava beklentisi içinde olanların sayısı fazla sayılmazdı. Tıkanacak gibi olunduğunda “buraya kadarmış” diye hayıflanıyordu çoğu, oysa Borges’in “yolları çatallanan bahçe” imgesini çağrıştıran bir by-pass uygulamayla, önüne çıkan dev bir engelin etrafından dolaşarak, yatağını kazıyordu Açık Radyo ⎯ ne de olsa debisi yüksekti. […]”
15 yıl önce, Açık Kitap.
Dünkü alıntı, Ercan Kesal'ın Peri Gazozu’ndandı.
Bugün Nazlı Açık Kitap’ı okuyucusuyla buluşturmak için çalışırken -aslında Açık Kitap hiçbir zaman tam anlamıyla erişime kapalı olmadı; bu nedenle "buluşturmak" belki tam doğru ifade değil…
Baştan alıyoruz.
Radyoyu ziyaret edenlerin Açık Kitap’a sarılarak ayrıldığı gibi bu dosyaya sarıldığınızı tahayyül edemediğimizden, onu daha ulaşılabilir bir formata dönüştürmek ve biraz da yenilemek için çalıştığı sırada, Nazlı’nın gözü bu maddeye ilişmiş.
“Hem de Enis Batur yazmış!” diyor.
Hem de “Başlamak ayrı” demiş, “sürdürmek apayrı”.
Enis Batur demişken, Apaçık Radyo’nun ilk konularından biri de o olmuştu: (Tam 14 gün önce):
E tabii, bu günlüğü okuyanlar çok iyi biliyor, ilk konuğu Greta’ydı.
Başka neydi sahi?
“İnternet radyosudur.” Apaçık Radyo’nun tarihi diye bir ortak doküman var, ona yazılmış.
“8 Kasım 2024 saat 15.00’te test yayınına başladı.”
Birkaç gündür hafızamızı biraz yoklayıp tüm olan biteni -bir biçimde daha- kayıt altına alma çabasındayız böyle.
“11 Kasım 2024 saat 08.00’de yayına geçti.”
Başka n’olmuştu…
Hah, giderek debisi artan dinleyici mektupları!
“[…] Bir şey oldu 8 Kasım 2024’te;
Başla dedim, play'e bastım, ses geldi!
Ses ile kalsa iyi,
Beş duyu birden harekete geçti! […]”
Ama hangi biri? Belki Açık Kitap’ı yenilerken bir de dinleyici mektubu maddesi oluştururuz. Hem Açık Gazete kayıtlarına ulaşamayınca Instagram mesajlarımıza “bıçak emojisi” atmaya başlayan (tabii ki aslında karınca emojisini bile incitmeyecek yumuşacık bir kalbi olduğunu bildiğimiz) dinleyicimizden de söz ederdik…
Bir de, eski kayıtları tekrar tekrar dinleyip dururken Apaçık Radyo’nun yayına geçtiğini kaçırıp, “Bak bak Trump kazanmış gibi konuşuyorlar şimdiden!” diye umutsuzluğumuza sinirlenen dinleyicimizden (hayır adı Marty McFly değil).
Ve işte, bu tarihte, mektup arkadaşlığı sürdürmenin yolu olarak radyomuz. Sürdürülebilecek diğer şeylerin göstereni.
Ve binlerce diğer mektup: İçlerinde binlerce kalp, çiçek ama en çok da “rüzgarda uçuşan yaprak” emojileri.
Nasıl yaptınız bilmem editörün mektubu sabah kahveme arkadaşlık ediyor ....sizde şeytan tüyü mü var desem .. şeytanın Apaçık Radyo hâli mi desem bilemedim...