Irak İşgali'ne karşı miting (1 Mart, 2003)
Cüce Şubat yaklaşıyor. Ocak ayı oldukça yavaş geçti ve türlü keşmekeşe sahne oldu. Dünyanın karmaşası durmak bilmedi. Kriz, içinde bulunduğumuz çağın anahtar kelimesi olabilir.
Göçmen, gıda, beslenme krizi ve ekonomik kriz… Ama özellikle iklim krizi… Ortalık Yer’de, Antroposen Sohbetler’de ve Entropi’de yanan ormanları konuştuk. Bu yangınlar krizin “yakıcı”lığının göstergeleri. Hem ortaya çıkardığımız hem de göz göre göre gerçekleşmesine izin verdiğimiz felaketlerden sadece biri. Krizler çağında yaşıyoruz ve biliyoruz ki bu çağda olan bitenler en nihayetinde politik. Örgütlenme, bir arada yaşama, çevremiz ve birbirimizle bağ kurma şeklimizle doğrudan ilintili.
İktidarların tahakkümü dayanılmaz bir hâl aldığında direniş de kaçınılmaz oluyor. Greta Thunberg’in ve XR aktivistlerinin dediği gibi, umut ölünce eylem başlıyor. Yeni bir dünya doğacak mı? Bunu bilmiyoruz. Ama Ufuk Turu’na çıktığımızda, Brezilya’da, Almanya’da, İsrail’de ve dünyanın pek çok başka bölgesinde ayrı ayrı krizler görüyoruz.
İktidar sahiplerince “ayaklanma” olarak adlandırılan İran’daki halk devrimi ise krizin mahiyetini sarih bir şekilde ortaya koyuyor. Fizan Ekspresi bizi devrim hâlindeki bir ülkeye götürüyor; sosyal ve ekonomik krizin gitgide derinleştiği fakat politik düzenin de köklü bir değişime yakın olduğu bir İran’a. İran’daki süreç yıkıcı mı? Evet. Yapıcı mı? Yine evet. Belki de İran örneğinde ortaya çıkan, çağımızın paradoksudur. Krizlere gebeyiz, doğacak şey ise meçhul. Ama her doğum sancılı olur. Umudu biz inşa edeceğiz.
Haftanın Sözü
“Petrol devletlerinin Birleşmiş Milletler iklim görüşmelerine ev sahipliği yapmasına izin vermek yeterince kötü; ancak, bir petrol şirketi yöneticisini COP28’e başkan olarak atamak, BM iklim süreci tarihinde meydana gelen her şeyin ötesinde kötü. Çok daha büyük bir hakaret.” – 450’den fazla sayıda iklim adaleti platformu, ortak bir mektupla COP28’in başına dev fosil yakıt şirketi CEO’su Sultan el Cebir’in getirilmesine itiraz etti. 350.org küresel kampanyalar direktörü Cansın Leylim Ilgaz da konu hakkında bu sözleri söyledi. (Common Dreams)
Haftanın Karikatürü
Haftanın Karikatürleri'nde İzel Rozental’ın seçtiği ve anlattığı çizimler arasından Can Baytak’ın çizimi haftanın karikatürü seçildi. Karikatür, iklim krizinin en açık göstergelerinden biri olan kuraklığa dikkat çekiyor ve traji-komik bir görsellikle biz "astronotlara" sesleniyor: “Hüustın, vi hev e prablım!”
Ayrıca...
Açık Dergi’de Lübnanlı belgesel sanatçı Akram Zaatari’yle uzun yıllardır üzerine çalıştığı Sayda Lahitleri’nden hareketle kültür, bilgi ve sanatta trendler üzerine söyleşi gerçekleştirildi.
Kültürel Miras ve Koruma kuşağında Asu Aksoy ve Burçin Altınsay, Prof. Dr. Cemal Kafadar’la Yedikule Bostanları'nın önemini ve kültürel miras olarak değerini konuştu.
Bize Yeni Bir Söz Lazım'da Bekir Ağırdır yaklaşan seçimlere yönelik stratejiler özelinde belirlenmesi gereken hedefleri ve genç seçmenin seçim sürecine yaklaşımını gündeme aldı.
Sakat Muhabbet’te Alper Tolga Akkuş ile İdil Seda Ak, sakatlığın tarihini Ortaçağ’dan 2000’li yılların başına kadar geçen süreyi odağa alarak tartıştı.
Milat Bülent Kılıç, İran’ı halk devrimine iten toplumsal nedenleri ve devrimi temsil edecek bir lider arayışını kaleme aldı.
Babilden Sonra'da Ercüment Gürçay, Yubal ve Göçmen’s’in müziği ve müziğin umut verici gücü üzerine yazdı.
Burcu Biçer’le Spor Gündemi’nde Avustralya Açık yarı final maçları, final maçlarından beklentiler ve Rusya-Ukrayna savaşının korta yansımaları konuşuldu.
Ekonomi Politik’te Ali Bilge, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından seçim tarihi olarak açıklanan 14 Mayıs 2023’a giden yol ile 14 Mayıs 1960 seçimlerine zemin hazırlayan koşulları karşılaştırdı.
Nereye Doğru?’da Cengiz Aktar, Ukrayna’ya yapılması planan tank yardımları, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği, ABD’nin bu ülkelerde askerî üs açma kararı ve Türkiye’nin KKTC’yi ilhakı tartışmaları vardı.
Gündeme daha yakından bakmak ve haftanın tüm içeriklerine göz atmak için internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
Öte yandan
Açık Gazete ekibinin önerdiği özel makale ve analizler.
Stanford Üniversitesi'nden Prof Mark Jacobson yeni yayınlanacak kitabı Mucizelere İhtiyacımız Yok’ta rüzgârın, güneşin ve suların dünyanın ihtiyacı olan enerjinin tamamını karşılama kapasitesine dair yazdı; yenilenebilir enerji "devrimi"ne ilişkin bulgularını The Guardian gazetesine verdiği mülakatte paylaştı.
İskoçya’da bulunan St Andrews Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre insanlar, şempanzelerin ve bonoboların birbirleriyle iletişim kurmak için kullandıkları jest ve “işaretleri” anlıyor; yani homo sapiens'in atalarının büyük maymunlarla ortak dil kullanabildiği ortaya çıkarıldı.
BBC Türkçe yazarı ve Açık Radyo programcılarından Merve Kara Kaşka, Türkiye’de Gediz Deltası’ndan Toroslar’ın erişilmesi güç yükseltilerine ve Kafkaslar’a kadar gözden uzak noktalarda biriken çöp yığınlarının, canlıların yaşam alanlarını ve yaban hayatı yok ettiğini anlatıyor.
The Guardian'da Mark Townsend, Birleşik Krallık’ta İçişleri Bakanlığı’na bağlı olan ve mülteci çocukların konakladığı otellerden çocuklarının sokak ortasında kaçırıldığı ve bir kısmının insan kaçakçılarının eline düştüğünü, halihazırda 200'e yakın refakatsiz mülteci çocuğun akıbetinin belirsiz olduğunu yazıyor.
Brett Wilkins, Common Dreams’deki yazısında iklim değişikliği nedeniyle göç etmek zorunda olan milyonlarca insanın aşırı yoksulluk nedeniyle göç edecek imkânları dahi bulamadığına dair yeni araştırma sonucunu anlatıyor. Yani iklim krizi yüzünden göç etmek istiyen insanlar iklim krizi yüzünden bir yere gidemiyor.
"Düşünce Suçuna Karşı Girişim”, 2000’den bu yana her 23 Ocak’ta düzenli olarak yayımladıkları ifade özgürlüğü rapor dizinlerinin sonuncusu olan “Düşünceye Özgürlük 2022”yi kamuoyuyla paylaştı. Rapor, “Türkiye’nin insan hakları karnesinin hâl ve gidişi yine sıfır” diyerek ihlallerin aynen süregittiğine dikkat çekiyor.
Birikim dergisi yazarı Tanıl Bora, 17 Ocak’ta hayata gözlerini yuman tarih profesörü Ümit Hassan’ın ardından Hassan’ın özgün tarihçi kimliğini, profesör Hassan'ın dil ustalığına, renkli kişiliğine, kendisini de yerebilen keskin espri anlayışına referanslar vererek anlatıyor.
— Hasan Cem Çal